Bizim Hasan Aga bir gün araç muayene istasyonuna gitmiş, aracının muayenesi için. Sıra beklerken yanına akrabalarından biri gelmiş. Başlamışlar sohbete.

 

Akrabası: "Hasan Aga bana geçen gün birşeyler anlattılar ağızım açık dinledim, eğer doğru ise resmen suç işleniyor" demiş.

 

Hasan Aga: "Ne o" diye sormuş.

 

Akrabası: "Bir şube müdürü varmış, şubeyi babasının çiftliği gibi kullanıyormuş, taşerondan kadroya giren çalışanlara gelmeden mesai yazıp aybaşında mesai paralarını ellerinden alıyormuş" demiş.

 

Hasan Aga: "Yok anasının gözü, bukadar olamaz" demiş.

 

Akrabası: "Daha neler var, dinle bak, bu adam kendi bağını sürdürmeye, budamaya, ilaçlamaya, üzümlerini toplamaya hep çalışanları yollamış, hem de mesai saatleri içinde. Bunları da kurumdan verilen dört çarpı dört araç ile yapmış, yine resmi plakalı araç ile yaptığı şarapları da taşımış. Evinin boyasını çalışanlara yaptırmış. Makam aracı ile ailesinin zevkleri için günde iki üç kez evine gidiyormuş. Çay ocağında çalışan kurumdan maaş alan bayana, ‘sen kimseye çay götürmiyeceksin herkes kendi alsın çayını sen yalnız bana hizmet edeceksin’ diyormuş. Kuruma ait depoda kümes yaptırmış, çalışanlara tavuklarını baktırıyormuş taze yumurta yesin diye. Çalışanlar maaş aldığında isim listesi ile mecburen çay fişi aldırıyormuş, çay ocağı da bu prense çalışıyormuş. İlçeye arıtma tesisi yapılmış, müteahhit ile ilgili bir şey olmuş ama o kısmını ben anlayamadım" demiş.

 

Hasan Aga: "Bu anlattıkların yenilir, yutulur bir şey değil, peki çalışanlar niye ses çıkarmıyor" demiş.

 

Akrabası: "İsyan etmişler ama ekmeklerinden korkuyorlar ne yapsınlar. Hatta, dayanamayıp bunları bir mektup ile üst düzey bir yöneticiye yazmışlar" demiş.

 

Hasan Aga: "Peki sonuç?" diye sormuş.

 

Akrabası: "Ne olacak sırtını sıvazlayıp yollamışlar. O da, ‘ne yaparsanız yapın bana bir şey olmaz, belediye başkanı, ilçe başkanı, milletvekili benim arkamda’ deyip, mobingi daha da artırmış" demiş.

 

Hasan Aga: "Bu anlattıkların çok vahim şeyler, eğer yöneticiler bunlara göz yumuyorsa vah milletin haline, hemde ne vah" demiş. Aracının muayene işini halledip akrabası ile vedalaşıp oradan ayrılmış.