MARKA
Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama birşeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.
Bu konuyla ilgili, bilim insanları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.
Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.
Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.
Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler.
Cam Tavan Sendromu’nu kesintisiz yaşayan Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak; “Türkiye Basketbol 2’nci Erkek Lig’inde mücadele eden Çorlu Belediyesi Spor Kulübü ve Saray Belediyesi Spor Kulüplerine 100 bin TL nakdi yardım desteğinde bulunduk.” “Spor kulüpleri, bulundukları kentlerin birer markalarıdır” dedi, biz de şaşırdık!.. Bir markanın yaşayan bir kent için ne kadar önemli olduğu kesinlikle o an aklına geldi, ağzından çıkmış oldu.
O akıl, elindeki marka değeri olanları
kaçırırken neredeydi?
Mesela, yüzlerce çalışanına, çiftçiye gelir kapılarını sonuna kadar açan Tekirdağ Rakısı bir markaydı. Çevre konusunda birleşip Dünya çapında sesini duyuranlar, içki fabrikasının Manisa’ya taşınmasına buradaki kıymetli arazinin hatırına ‘kafaları cam tavana çarpacak diye’ engel olmadılar, toplumsal baskı oluşturmak için parmağını bile kıpırdatmadılar. O fabrikanın eski müdürü, şimdinin TBB Başkanı Kadir Albayrak.
Tekirdağ Spor bir marka adayı değil mi? Gerekli yardımlar yapılıp önü açılmış olsaydı, o da markalaşma yolunda emin adımlarla ilerliyor olacaktı… Marka demişken salam, sucuk, pastırma, kavurma, sosis, kaşar, beyaz peynir, tulum peyniri gibi birçok et ve süt ürünlerinde ‘elinde her türlü imkan ve fırsat varken’ marka olmayı beceremeyen Albayrak, bu fırsatların tümünü elinden kaçırdı.
Neden?, çünkü…
Adam 30 cm’den fazla zıplamıyor. Tam 30 cm.
Sırıkla atlasa olmuyor, yüksek atlasa olmuyor, camdan atlasa ‘kendini aşağı atacağı yükseklik en fazla 30 cm.’ Onu seçenler de hiçbir zaman 40, 50, 60 cm zıplamadı, kendilerine kendileri gibi 30 cm zıplayan birini buldu.
Üretime, spora, kültüre, turizme, denizciliğe verilen destekle markalaşmanın getireceği yüksek gelirden feragat eden, kendisine bunları kaybettirene övgüler düzen 30 cm’den fazla zıplayamayan stk, dernek, oda, kooperatiflerinle, kuruluşlarınla birlikte aynı kafada olan bir halk. Çünkü engel artık zihinlerindedir.
Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı ‘hayat dersi’ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30 cm’den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir.
Okunma Sayısı : 1163